İman
"İman; Allah
tarafından bildirilen şeyleri kalp ile tasdik ve dil ile ikrardır."
Buna göre mümin Allah'ın gönderdiği Peygamberlere, kitaplara ve
bunların bildirdiği bütün hükümlere kalben inanacak, bu inancını
da diliyle açığa vuracaktır. Daha açık bir tarifle iman;
Allah'a, Hz. Muhammed (s.a.v.) in Allah'ın kulu ve resülü olduğuna
ve onun Allahü Tealadan.alıp insanlara bildirdiği kati delillerle
bilinen şeylerin gerçek olduğuna yürekten ve kesin olarak inanmak,
bunların hak ve gerçek olduklarını kalp ile kabul ve tasdik, dil
ile de ikrar etmektir.
Kalbi ile kabul ve tasdik etmediği şeyi
dili ile ikrar eden kimse gerçek anlamıyla iman etmiş olmaz. Böyle
kimselere münafık adı verilir.
Imanın her türlü şüpheden uzak
olması, bütünlük arzetmesi gerekir. Iman bir bütündür. İnanılması
emredilen her şeye inanılacak, bunlardan bir kısmı bile
inkar edilmeyecektir. Mesela bir insanın Kur'ana inandığı
halde, onun ayetlerinden birisini inkar etmesi halinde imanı vardır
denilemez. Yahut Peygamberlere inandım ancak bunlardan bir kaç tanesini
kabul etmediğini söyleyen kimse de mümin sayılmaz.
İMAN İLE AMEL ARASINDAKİ İLİŞKİ
İman ve amel arasında sıkı bir ilişki vardır. Ancak iman ve amel aynı şeyler değildir. Çünkü imanın hakikati tasdik, amelin hakikati ise tatbiktir. Bir amelin Allah katında makbul olabilmesi için o ameli işleyenin mümin olması gerekir. İmansız bir amel sahibine hiç bir şey kazandırmaz. Bazı hallerde çeşitli ameller terkedildiği halde kişi imandan çıkmış sayımaz. Bu ameller büyük günahlar bile olsa durum aynıdır. Demek ki amel imandan bir parça değildir. Fakat bilinmelidir ki imanı sağlamlaştıran ve güçlendiren de salih ameller ve ibadetlerdir. Bir müminin, inancıyla amel etmesi şarttır. Zira emredilen şeyleri yapmamak ilahi azaba ve cehennem cezasına sebep olabilir. Mesela bir kimse iman ettiğini söylediği halde emredilen namazı kılmaz, orucu tutmaz ise imanı gittikçe zayıflar ve bu kusuru sebebiyle dünya ve ahirette cezaya müstehak olur.
İman bütünlük istediği halde, amel bütünlük istemez. Mesela namaz kılmayan bir kimsenin oruç tutmaması gerekmez. Ancak meleklerden bir kısmına inanmayan hiç birisine inanmamış olur.
Iman herkese farz olduğu halde amel
ancak gücü yetenlere farzdır. Mesela zekat verecek durumda olmayan bir
kimseye bu ameli yapması farz olmaz. Islamın emrettiği bazı
amelleri yapmayan kimse de kafir olmaz. Ancak yapılması farz
olan bir amel veya ibadeti inkar eden kimse kafir sayılır. Büyük günahlar
da insanı imandan çıkarmaz. Ancak haramlara helaldir diyenler kafir
olurlar.
Insanlann en hayrlisi günahsiz olan ve Allah'ın
kitabıyla amel edendir. (Hz.Osman r.a)