HADDİ AŞANLAR

 

 

16- Abdullah radıyallahu anh Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etti.

- Taşkınlar helak olmuştur. Bunu üç defa söyledi.

İZAHI: Söz ve harekette haddi aşıp, taşkınlık yapmak, evveliyetle o sözü konuşana ve o fiili işleyene zarar verir. Şayet bu kişi bir fikri veya bir cemaati temsil ediyorsa, temsil ettiği dava ve cemaat de zarar görür. İslâm dini, taşkınlık ve aşırılığın her çeşidini men etmiş, müslümanlardan vakur, ciddî ve mutedil olmalarını istemiştir. «O hâlde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin. O sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir. Zâlimlere meyletmeyin. Aksi hâlde size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra da size yardım edilmez.» (Hud: 112-113)

Müfrit ve aşırı kişiler, İslâm ile insanlar arasına çekilmiş kapkara bir perde, müslümanların birlik ve beraberliği ve İslâm kardeşliği üzerine çökmüş, kopkoyu bir sis gibidirler. Ve aynı zamanda İslâm'ın anlaşılıp yayılmasına mânidirler. İslâm dini, değil İslâmî esaslara ve İslâm ahlâkına aykırı aşırılıkları, ibadet hususunda bile aşırı gitmeyi tasvip etmemiştir.

«Biz Kur'an'ı sana zahmet çekesin diye indirmedik» (Taha: 2)

«Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur'an indirilen aydır. Sizden her kim hilâli görürse oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa, tutmadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. ALLAH SİZE KOLAYLIK DİLER, ZORLUK DİLEMEZ. O sayıyı tamamlamanızı size doğru yolu gösterdiği için, Allah'ı ta'zim etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.» (Bakara: 185)

Enes bin Malik radıyallahu anhin rivayetine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin ibadetinden sormak için üç kişilik bir cemaat (Hz.Ali, Abdullah bin Amr ve Osman bin Ma'zun -radıyallahu anhüm-) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin zevcelerinden bazısının evlerine geldiler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ibadeti kendilerine haber verilince:

- Rasûlullah kim, biz kimiz. O'nun gelmiş geçmiş günahları mağfiret olunmuştur, dediler ve onlardan biri:

- Geceleri hep namaz kılacak ve hiç uyumayacağım, dedi. Diğeri de şöyle konuştu:

- Ben (bayram günlerinden başka) seneyi oruçla geçireceğim, hiç iftar etmiyeceğim. Üçüncüsü de:

- Ben de kadınlardan (ayrı) bir yere çekilecek ve hiç evlenmiyeceğim, dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara doğru geldi ve şöyle buyurdu.

- Şöyle şöyle konuşanlar sizler misiniz? Haberiniz olsun, Allah'a andolsun ki ben, sizin Allah'tan en fazla korkan ve en muttakîniz bulunan bir kimseyim. Fakat ben oruç tutar (arada) iftar da ederim. (Geceleri) namaz kılar ve yatar, uyurum. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.» (Buharî-Müslim)

İbadetlerde itidali emreden İslâm, elbette, diğer hususlardaki ayrılık ve taşkınlıklara da asla müsaade etmez. Aşırı ve taşkınlık yapan kişiler asla istikrar bulmazlar, bir ifrattan başka bir ifrata, bir aşırılıktan başka bir aşırılığa düçar olurlar.

Fethi Yeken, "Davet Yolunda Dökülenler" adlı kitabında şu hâdiseyi anlatır:

-1950'li yıllarda, İslâmî harekete biri aşırı ve hiçbir şeyde normal tavrı ve yumuşaklığı affetmeyen, diğeri bazı konularda gevşek ve yumuşak olan iki kardeş katıldı. İkisi arasında yerli yersiz konuşma ve sataşmaların ardı arası kesilmiyordu. Öyle ki bir gün birbirlerini lânetliyerek bana geldiler. Aşırı olan, şu kardeşim var ya münafığın biridir. Kendisine haddin uygulanması gerekir, dedi. O'na niçin? dedim. O, "Bugün sabah namazını güneş doğduktan sonra kılmış" dedi. Ben de: "Bu durum aranızda böyle bir anlaşmazlığın ve kavganın çıkmasını gerektirir mi? Bu kardeşinin fiilinin, münafıkların fiili olduğunu söyleyen herhangi bir âlim, fakih var mı? Allah'tan kork. Aşırı gidenlerden olma. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yolu üzerinde ol. Sünnetine bak, araştır. Yoksa helak olanlardan olursun" dedim. Ama ne yazık ki bu adam, kibirlenerek, inatla bu nasihatı reddetti. Sonra kendini beğenip haddi aştı ve yalnız kendini hidayet üzere, dışındakileri de dalalette görüp durdu. Bu hâli üzerinden henüz uzun bir süre geçmeden sakalını kesti. Oyun ve hilesi ile, onu imanından eden, dininden çıkaran bir komşu kızına aşık oldu. Bu olaydan sonra da helâli helâl, haramı haram olarak tanımayan bir sosyalist olup çıktı.» İşte aşırılığın kötü sonu. Allah Teâlâ'dan dünyada da, ukbada da âfiyet ve iyilik diler, her türlü aşırılık ve taşkınlıktan yüce dergahına sığınırız.

 

 

www.cileweb.net