ERKEKLERİN KADINLARA BENZEMESİ

 

 

 

21- İbn-i Abbas radıyallahu anhuma'dan şöyle dediği rivayet olundu:

- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, erkeklerden kadınlara benzeyenlere ve kadınlardan erkeklere benziyenlere lânet etti.

İZAHI: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kadınlara benzeyen erkeklere ve erkeklere benzeyen kadınlara lânet etmesi, yaratılışa aykırı bu fiilin  ne kadar çirkin ve mezmum olduğuna delâlet eder. Bu benzeyiş ister elbise, süs, boya ve sûrette olsun ve isterse ses,  konuşma,  yürümek ve oturmak gibi diğer hususlarda olsun müsavîdir ve mezmumdur.

Hadis-i şerifte zikredilen lânet, isteyerek ve kendini zorlayarak kadına veya erkeğe benzemeye çalışanlar içindir. Doğuştan kadınlara benzerlikleri olanlar ise bu lânetin dışındadırlar. Meselâ bazı kişiler doğuştan sesleri ve bir kısım davranışları ile kadına benzerler. Bu gibi kişiler eğitimle bu benzerliklerini değiştirmeye çalışmalıdırlar. Şayet değiştiremezler ise bir vebal yoktur. İlimde, güzel ahlâkta ve hayırlı amellerde kadınların erkeklere ve erkeklerin kadınlara benzemeye çalışmaları ise övgüye layık ve Allah indinde makbul bir ameldir. «Mü'min erkeklerle, mü'min kadınlar birbirinin dostları ve yardımcılarıdır. Onlar iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar...» (Tevbe: 71)

Allah Teâlâ kadın ve erkeği ayrı ayrı özelliklerde yaratmış ve bu yaratılışlarına münasip olan vazifeler tahmil etmiştir. O bakımdan kadın kadın olarak ve erkek de erkek olarak kendi vazife alanlarında ve yaratılışlarına uygun sahalarda kalmak sûreti ile şahsiyet kazanmış ve saygınlık elde etmiş olurlar. Aksi takdirde kendilerini gülünç duruma düşürür, itibar ve saygınlıklarını yitirirler.

Maalesef zamanımızda bir çok kadın ve erkek, değil birbirlerini giyim ve kuşamda, konuşmak ve yürümekte ve diğer hareketlerde taklit edip benzemeyi, işi cinsiyet değiştirmeye kadar vardırmışlardır.

Bugün ameliyatla kadın olan erkeklerin veya erkekleşen kadınların sayısı küçümsenemiyecek rakamlara ulaşmıştır.

İslâm'dan uzaklaşan, manevîyatını kaybeden, ruhî bunalımlarla çalkalanan cemiyetimiz ne hâle geldi düşünelim. Düşünelim de Rahmet Peygamberi’nin 1400 küsur yıl ötelerden ümmetini uyaran diriltici sesine kulak verelim.

«Herkesin yaptıkları işlere göre dereceleri vardır. Rabb’in onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.» (En'am: 132)

Hadis-i şerif bazı durumlarda lânet etmenin cevazına delildir. Lânetlemek Allah'ın rahmetinden kovmak ve uzaklaştırmak demektir. Belli bir müslümanı kesin bir dille lanetlemek caiz değildir. Ancak kâfir ve zâlimleri ve lânete müstehak olan kimseleri umumi vasıflarla tel'in etmek caizdir.

Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, fâiz yiyen ve yedirene, kâtip ve şahidine, rüşvet veren ve alanlara, içki imal eden, satan, alan, içen ve içkiden elde ettiği parayı yiyenlere, ana-babasına lânet okuyanlara, vücûduna döğme yaptıranlara, zekât vermeyenlere, birinci kocasına varmak için hülle yapan kadınlara, meşru bir sebeb olmadan kocasını darıltan kadınlara v.b. lânet etmiştir.

Önüne gelen herkese lânet okumak, hayvanı ve eşyayı lânetlemek ise caiz değildir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

«Mü'mine lânet okumak onu öldürmek gibidir.» (Buharî-Müslim)

«Şüphe yok ki lânet ediciler, kıyamet günü ne şahit olurlar ne de şefaatçi.» (Müslim)

«Mü'min, sövüp yerici, lânet edici, hayasızca konuşucu ve edepsiz değildir.» (Tirmizi) buyurmuşlardır. Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulur:

«Kul bir şeye lânet ettiği zaman o lânet göğe yükselir, fakat göklerin kapıları ona kapatılır. Tekrar yere inmek ister, yerin kapıları da ona kapatılır. Bunun üzerine sağa sola sapmaya başlar, bir mercii bulamayınca (eğer lânet edilen buna müstahak ise) lânet edilene döner.  Değilse lânet edene döner.» (Ebu Davud)

 

www.cileweb.net