RİYA
23- Cündeb el-Alakî
radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu
rivayet etti. - Her kim (yaptığını) işittirirse, Allah
o kimseyi işittirir ve her kim riya yaparsa, Allah da onun iç yüzünü açığa
çıkarır.
İZAHI: Riya ve sum'a aynı manaya gelir. Yani ahiret ameli ile dünya
menfaatını ummak veya amelini işittirip ve göstererek bir takım söz ve
hareketlerde bulunmak yahut hiçbir sebeb yokken herhangi bir amelini insanlara
bildirmektir. Riya bazen o kadar gizli olur ki sahibi bile farkına varamaz. O
bakımdan bu hususta çok dikkatli olmalı sürekli olarak nefislerimizi kontrol
altında bulundurmalıyız. Hadis-i şerifte geçen,
Allah'ın işittirmesi ve göstermesi ifadelerine şu manalar verilmiştir: 1- Bir kimse bir işi,
başkaları işitsinler de takdir etsinler diye yaparsa, Allah Teâlâ da kıyamet
gününde onun bu hâlini mahşer halkına işittirir ve kendisini rezil rüsvay eder. 2- Bir kimse yaptığı bir
amelle, insanların işitmesini ve görmesini kastederse, Allah da o ameli
insanlara işittirir ve gösterir. Ve o amelden kazancı da yalnız insanların
takdiri olur. Allah indinde hiçbir sevap kazanamaz. 3- Bir kimse yaptığı hayrı
başkalarına duyurmak ve göstermek için yaparsa, Allah onun fenâlıklarını
insanlara duyurur. Gösteriş için kulluk yaparsa Allah da onun kötülüklerini
halka gösterir. Allah celle celaluhu içinde
riya ve sum'a bulunan ameli kabul etmez. «Ey iman edenler! Malını gösteriş için
hayra veren, gerçekte Allah'a ve ahiret gününe inanmayan kimseler gibi başa
kakmak ve eziyet etmek sûretiyle yaptığınız hayırlarınızı iptal etmeyin.
Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan kayaya benzer. Sağnak hâlinde
yağan yağmur isabet ederse, onu sert kaya hâline getiriverir. (Toprağı gider
kaya kalır.) Yaptıklarını bu şekilde, Allah için yapmayanlar kazandıklarından
hiçbir şeyi tutmaya muktedir olamazlar. Allah nankör topluluğa doğru yolu
göstermez!» (Bakara: 264) «Yazıklar olsun! Mürailikle
namazlarını yanlış olarak (veya yanlış yere) kılanlara.» (Mâun: 4, 5, 6) Kudsî bir hadis-i şerifte de
şöyle buyurulmaktadır: «Allah Tebareke ve Teâlâ buyurdu: Ben ortakların şirkten
en gani olanıyım. Kim bir amel işler de, o amelde benimle birlikte başkasını
ortak ederse, onu şirkiyle başbaşa bırakırım.» (Müslim) Yani: «Benim hiçbir ortağa
ihtiyacım yoktur. Bir kimse bir şeyi hem benim için hem başkası için yaparsa
ben o ameli kabul etmem» demektir. Riya ve sum'a ile yapılan
ameller, Allah'a şirk koşmaya
benzediğinden şiddetle men edilmiştir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmaktadır: «Sizin hakkınızda korktuklarımın en korkuncu küçük şirktir. Ashab, «Küçük şirk
nedir ya Rasûlallah?» dediler. Buyurdu ki: «Riyadır. Allah Teâlâ kıyamet
gününde kulların amellerine karşılıklarını verdiği vakit onlara, dünyada
mürailik ettiğiniz kimselere gidiniz, bakınız bakalım, onların yanında mükafat
bulacak mısınız?» der. (Beyhaki) Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem gösteriş için savaşıp ölen, ilim öğrenen ve sadaka verenlerin kötü
akibetlerini şu hadi-s-i şerifte haber vererek bütün müslümanları ikaz
buyuruyor. Halbuki Allah yolunda şehit olmak, ilim öğrenmek ve Allah yo-lunda
mal harcamak ne büyük amel ve meziyet olduğu hâlde riya karıştığı zaman hiçbir
değeri kalmıyor. Hadis-i şerif şöyle: «Kıyamet gününde aleyhine hükmolunacak
halkın birincisi, şehid edilen bir adam olacaktır. O kimse (huzur-u ilahiyeye)
getirilir. Allah ona verdiği nimetleri birbir anlatır. O da bunları bilir (ve
hatırlar) Cenab-ı Hakk: - Bu nimetlerin arasında ne
yaptın? buyurur. Kul: - Senin rızan uğrunda
savaştım ve nihayet şehit düştüm, der. Cenab-ı Hakk: - Yalan söylüyorsun. Fakat
sen (hakkında) kahraman denilsin diye savaştın. Bu söz de söylendi. Sonra Allah
emreder de yüzüstü sürüklenerek ateşe atılır. İlim öğrenmiş (başkalarına
da) öğretmiş ve Kur'an okumuş bir kimse (huzur-u ilahiyeye) getirilir. Cenab-ı
Hakk ona da verdiği nimetlerini (tek tek) anlatır. O da bunları anlar. Allah: - Bu nimetlerin (içinde)
bulunurken ne işledin? buyurur. O: - Senin rızan uğrunda ilim
öğrendim ve onu (başkalarına da) öğrettim ve Kur'an-ı Kerim okudum, der.
Cenab-ı Hakk: - Yalan söylüyorsun. Lakin
sen o ilmi sana bilgin kimse denilmesi için öğrendin. Kur'an-ı Kerimi de (iyi
bir) okuyucu denilmesi için okudun. Bu söz de söylenmiştir. Sonra Cenab-ı Hakk emreder
de yüzüstü sürüklenerek ateşe atılır. Allah kendisine geniş (çapta
zenginlik) ve her sınıf maldan verdiği diğer bir kimse de getirilir. Allah buna
da (verdiği) nimetleri (ayrı ayrı) anlatır. O kimse de bu nimetleri bilir.
(Hatırlar) Allah Teâlâ: - Bu nimetlerin arasında
bulunurken ne (gibi hayırlı) iş yaptın? buyurur. Kul: - Sevdiğin yollardan rızan
için harcamadık bir iş bırakmadım, der. Cenab-ı Hakk: - Yalan söylüyorsun. Fakat
sen bunları sana "Cömert"
denilmesi için yaptın. Bu söz de söylendi. Sonra Cenab-ı Hakk emreder bu kimse
de yüzüstü sürüklenerek ateşe atılır.» (Müslim) İmam Gazalî riyânın
sebeblerini üç bölümde toplamıştır: 1- Emin bir kimse olarak
tanınıp bir makam ve mevkiye yerleşmek, çok büyük maddî imkanlar elde edeceği
bir imkana sahip olmak. Yahut gayesi bir kötülük irtikap etmek olduğu hâlde
takva sahibi olduğunu telkin etmek için yapılan riyakârlık. Bu çeşit riyâ, Allah'a taat
kötülüklere merdiven yapıldığı için riyâların en kötüsüdür. 2- Başkalarına kötülük etmek
veya kötü amellerde bulunmak kastıyla değil de, bir kısım dünya menfaatı elde
etmek için yapılan riyâdır. Bu da birinciye göre hafif olmakla beraber
mezmumdur. 3- Ne mal ve makam ve ne de
bir dünya zevki için değil de kendisine sâlih, zâhid kişi denilsin diye yapılan
riyadır. Bu sebebten bu gibi kişiler de yaptıkları hayırları ve ibadetleri
diğer insanlara duyurup göstermek isterler. Riyânın ilacı ihlastır.
İhlas: Yapılan her işi, amel ve ibadeti yalnız Allah'ın rızasını gözeterek
samimiyetle yapmaktır. İhlasın meyvesi ihsandır.
İhsan: «Allah'ı görür gibi ibadet etmendir. Sen onu göremiyorsan da o seni
görüyor.»
|