GADAPLI İKEN HÜKMETMEYİN
27- Ebu Bekre radıyallahu
anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellemi şöyle buyururken işittim diye rivayet etti: - Hiçbir hâkim, gazablı olduğu hâlde,
iki kişi arasında hüküm vermesin.
İZAHI: Gadab, intikam almak talebi ile kanın galeyan etmesidir. Gadab (Türkçe
ifadesi ile öfke) itidal noktasında makbul, ifrat ve tefritinde ise mezmumdur. Öfkenin tefriti korkaklıktır.
Bu hâl dinî meselelerde, iffet ve namus konularında hamiyetsizlik ve
gayretsizlik doğurur ki, bir kâlb afeti ve mezmum bir huydur. İfratı ise tehevvürdür. Bu da
sonu düşünülmeden yapılan yersiz atılganlıklar, bir müslümana asla yakışmayan
küçültücü, mehabet ve vakarı giderici haddi aşan davranışlarda bulunmaktır. Bu
da kötü bir huy, manevî bir hastalıktır. Gadabın itidali ise
cesarettir. Bu güzel huy ise hem akıl hem de şeriat nazarında övülen ve her
müslümanda bulunması gereken bir vasıftır. «İşlerin en hayırlısı vasat,
itidal üzere olanıdır.» (Beyhaki) İnsanlar yaratılışları icabı
zaman zaman öfkeye kapılabilirler. Ancak bu öfke dinî bir gayretten ve Allah
için değil de, nefisten, şeytandan, kin ve hasetten kaynaklanıyorsa kişiye
düşen, nefis ve şeytanı, kin ve hasedini aşarak, onlara mağlup olmayarak
öfkesini yutmak, Allah'tan af ve mağfiret dilemektir. «Rabb’ınız tarafından bir
mağfirete, genişliği semavat ve arz kadar olan cennete koşunuz. O cennet ki
darlıkta ve bollukta infak eden, kin ve öfkesini yutan, insanları affeden
muttakîler için hazırlanmıştır. Allah ihsan ve iyilik edenleri sever.» (Al-i
İmran: 133) Görülüyor ki öfkesini yutan,
gadabına mağlup olmayan müslümanlar, muttakîlerdir ve cennet onlar için
hazırlanmıştır. Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve selleme bir adam gelerek: «Ya Rasûlallah! Bana bir amel öğret az olsun»
dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem «Öfkelenme» buyurdu.Ve «Siz
yenilmez pehlivanı nasıl tanırsınız?» buyurdu. Ashab:«Pehlivanların yenemediği
kimse diye biliriz» dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu: «Hayır öyle değil. Gerçekten
yenilmeyen pehlivan öfke anında kendine mâlik olandır.» (Buharî) Öfkeyi giderip atmak için
öfkenin sebeplerini bilmek lazımdır. Öfkenin sebebi bilinirse, o sebeplerin
telafisi cihetine gidilip böylece tehevvürün kötü neticeleri önlenebilir. Hırs; mal ve makam sevgisi,
irade zaâfiyeti, ucub, kibir, haset gibi manevî hastalıklar gadaba yol açacağı
gibi, haksızlık, ihanet, ahde vefâsızlık, inançsızlık, zulüm, yapılan çeşitli
günahlar da öfkeye sebep teşkil ederler. Ancak masiyetlere karşı, dinî bir
gayretten dolayı öfkelenmek fakat öfkede haddi aşmamak övül-meye değer bir
öfkedir. Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem öfkeyi defetmek için şu tavsiyelerde bulunmuştur: 1- Abdest almak 2- İstiaze etmek 3- Öfke hâlindeki vaziyetini
değiştirmek 4- Dua etmek. Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellemin bu husustaki buyrukları şöyledir: «Öfke şeytandandır. Şeytan
ise ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak su ile söndürülür. O hâlde sizden biriniz
öfkelendiği zaman abdest alsın.» (Ebu Davud) Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellemin huzurunda iki kişi çekiştiler, onlardan biri yüzü kıpkırmızı olmuş
bir şekilde arkadaşına öfkeleniyordu. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Ben öyle bir kelime biliyorum ki (şu öfkelenen
kimse) onu söylemiş olsaydı hissettiği öfke ondan giderdi. Evet
"Eûzübillâhimine'ş-şeytâni'r-racîm" demiş olsaydı hissettiği öfkeden
eser kalmazdı.» (Buharî-Müslim) «Sizden biriniz öfkelendiği
zaman, ayakta ise hemen otursun. Böyle yapmakla öfkesi geçerse (ne alâ) değilse
uzansın.» (Ebu Davud) Hz.Aişe radıyallahu anha
şöyle rivayet etti:«Öfkeli bulunduğum bir sırada Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem içeri girdiler, burnumun ucunu tutup ovarak: «Ya Ayşecik! Şöyle dua
et buyurdular: Kalbimin öfke ve kinini gider ve beni şeytandan koru.» Öfkelenen kişi "Eûzü
besmele" çekip abdest alır, iki rekat namaz kılar ve yukardaki duayı
okursa, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bütün tavsiyelerini yerine
getirmiş olur. İki kişi arasında hüküm
vermek demek, onların haklı olanı ile haksız olanını ayırmak ve adaleti tecelli
ettirmek demektir. Bunun gerçekleşmesi için de hâkimin hem bedenî ve hem de
ruhî yönden sağlıklı olması şarttır. Öfke ise kişinin ruhî dengesini de, bedenî
dengesini de bozar. Bu durumda iken vereceği
karar ise sağlıklı olmaz. O bakımdan hâkim, öfkeli iken hüküm vermekten
men edilmiştir. «Hâkimin güvenilir, iffetli,
akıl ve düşüncesine itimat edilir, takva ehli, idrak ve anlayış sahibi, Kur'an,
sünnet ve fıkıh bilgisi iyi, sabırlı olması gerekir.» (İbn-i Abidin)
|