MAHŞERDE YAPILACAK SORGULAMA

 

 

 

39- Ebu Berzeti’l Eslemî'den rivayet olunduğuna göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

- (Mahşer gününde) kulun ayakları (bulunduğu yerden) ayrılamaz: Ömrünü nerede tükettiğinden ve ilmini nerede kullandığından ve malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve bedenini nerede yıprattığından sorulmadıkça.

İZAHI: İnsanoğlu Rabb’ını tanıyıp, ona kulluk etmek için, üstün bir varlık olarak yaratılmış ve yeryüzüne halife kılınmıştır.

«Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.» (Zariyat: 56)

«Biz hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerine güzel güzel rızıklar verdik. Yine onları yarattıklarımızın bir çoğundan cidden üstün kıldık.» (İsra: 70)

«Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur.» (Fatır: 39)

İnsanoğlu, ahiret hayatını, dünyada yaşadığı zamanını Allah'a kulluk edip, hayırlı işler yapmak sûreti ile kazanır. O bakımdan kişi, ölüm gelmeden önce hayatı bir ganimet bilmeli ve bu ganimeti yerli yerince harcamalıdır. İnsanoğlu ömür sermayesini hayırsız mirasyediler gibi hovardaca har vurup harman savurmamalıdır. Bilinmelidir ki zaman en kıymetli hazinedir ve hayat zamandan ibarettir.

Müslüman ömrünü ilim öğrenmek, amel-i sâlih, tebliğ ve cihadla geçirmelidir. Bütün bunları yalnız ve yalnız Allah rızası için yapmalıdır.

«İlim tahsil etmek her müslümana farzdır.» (İbn-i Mace)

Allah Teâlâ ilmi ve ilmi ile amil olan ulemâyı senâ etmiştir.

"...De ki bilenlerle  bilmeyenler hiç müsavi olur mu? İbret alanlar ancak akıl sahipleri olabilir." (Zümer-9)

«... Allah'tan ancak âlim olanlar korkarlar. Allah azizdir, gafurdur.» (Fatır: 28)

«... Allah sizden iman eden ve ilim verilenleri üstün derecelere yükseltir. Allah sizin yaptıklarınızı bilicidir.» (Mücadele: 11)

Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmaktadır:

“Âlimler peygamberlerin varisleridir.” (Buharî)

«Âlimin âbide üstünlüğü, benim ashabımdan en aşağı derecede olana üstünlüğüm gibidir.» (Tirmizi)

Hasan-ı Basri: «Âlimler olmasaydı insanlar hayvanlar gibi olmuşlardı» demektedir.

İmam Şâfiî de: «İlim tahsil etmek nâfile ibadetten efdaldir» demiştir.

 Muaz radıyallahu anh: «İlmi öğreniniz! Çünkü Allah rızası için ilim öğrenmek bir haşyettir. İlmi talep etmek ibadet, ilim müzakere etmek tesbih, ilim için yola, gurbete gitmek cihad, bilmeyene öğretmek sadaka, ehil olan kimselere bolca vermek Allah'a yaklaşmaktır» buyurmaktadır. (İhya)

Ancak ilim:

1- Allah rızası için öğrenilmeli.

2- Onunla amel edilmeli.

3- Bilmeyenlere öğretilmeli.

4- Soranlara cevap verilmeli, ketmedilmemeli.

5- Mal, şöhret, makam ve mevki elde etmek için alet edilmemelidir. Böyle olan bir âlim, ulemâ-yı amilînden olur.

Bir âlim bildikleri ile amel etmez ise, ilmi öldürmüş; kendisi amel eder de, başkalarına öğretmez ise ilmi hapsetmiş; öğrenir, amel eder ve başkalarına öğretirse onu diriltmiş olur.

Mal kazanıp zengin olan bir müslüman da, şayet kazancını helâl yollardan kazandı, kazanırken ahiretini ihmal etmedi, malının zekatını verdi, fakir-fukaraya tasadduk etti ve malının fazlasını hep hayır yollarında harcadı ise  ağniya-yı şakirîn zümresine ilhak olur.

Allah Teâlâ insanoğlunu en güzel bir sûrette yaratmıştır. «Biz insanı en güzel biçimde yaratttık.» (Tin: 4) Çok mütenasip ve kullanışlı bir beden, akıl ile de güçlendirilince, insan çok mükemmel bir varlık olmuştur. Bu bakımdan, aklın sevk-i idaresindeki bu beden Rabb-ı Zülcelalin yolunda hizmetkâr edilmeli ve ona kullukta yıpratılmalıdır.

İşte mevzûmuz olan hadis-i şerif, bu konularda bizleri ikaz ediyor ve hesap gününü hatırlatıyor.

Akl-ı selim sahibi bir müslüman, akıl, ruh, beden ve bunların aydınlanması ve Hâlik’ını tanıması için verilen ilmi, bütün ömrü boyunca Allah Teâlâ'ya kulluk yolunda kullanmalı ve asla batıl yollarda telef etmemelidir. Aksi takdirde hesap çetin ve akibet kötü olur.

 

 

 

www.cileweb.net