AKILLI ADAM
4- Ebu Ya'lâ,
Şeddâd bin Evs radıyallahu anhden, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin
şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: - Akıllı adam, nefsini
hesaba çeker ve ölümden sonraki hayat için iyi amel işler. Aciz adam nefsini
hevasına uydurur, sonra Allah'dan (mağfiret) temenni eder. (İbn-i Mace)
İZAHI: Allah Teâlâ'nın insanoğluna ihsan ettiği nimetlerden biri de
akıldır. Kişinin mükellef oluşu aklından dolayıdır. Aklı olmayanın mükellefiyeti
de yoktur. Müslüman akıllı insandır ve aklını İslâm'ın emrine verir. Allah Teâlâ
akl-ı selim sahiblerini övmüştür ve onların vasıflarını bildirmiştir. «Rabb’ından sana
indirilenin hak olduğunu bilen kimse (inkâr eden) kör kimse gibi olur mu? Bunu
ancak akl-ı selim sahibleri anlar. Onlar Allah'ın gözetilmesini emrettiği
şeyleri gözeten, Rablarından sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir. Yine
onlar Rablarının rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine
verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü
iyilikle savan kimselerdir. İşte bunlar var ya, dünya yurdunun sonucu (cennet)
sadece onlarındır.» (Rad: 19-23) «Ey Muhammed!
Sana bu mübarek kitabı, ayetlerini düşünsünler ve akl-ı selim sahipleri öğüt
alsınlar diye indirdik.» (Sa'd: 29) «Dinleyip de
sözün en güzeline (Kur'an'a) uyanlar, işte Allah'ın hidayet edip, doğru yola
ilettiği kimseler onlardır. İşte onlar akl-ı selim sahipleridir.» (Zümer: 18) Hz.Ebubekir
radıyallahu anh: «Akıllıların en akıllısı takva sahipleri, ahmakların en ahmağı
da fâcir olanlardır» der. Ahnef bin Kays'a
«Kula verilen şeyin hayırlısı nedir?» diye sormuşlar, O da; «Normal bir akıldır»
demiş. «Eğer o olmazsa» denilince «İyi bir edebtir» diye cevap vermiştir. Ehl-i hikmetten
bir zâta, “Akıllı kimdir?” diye sordular. O: “Açıkta yapınca utanacağı bir şeyi
gizlide de yapmayan kişidir.” dedi. Bir diğeri de:
«Aklı olgunlaştırmak, Allah'ın rızasına uymakla ve gadap ettiği şeyden
sakınmakla olur» demiştir. Müslüman akıllı
insandır. Fakat akılcı değildir. Çünkü akılcılık felsefî sapık bir ekoldür.
Onlar akıl ile her şeyi halledeceklerini zannederler. Akıl dinin hükümlerini
anlamakta, dünya işlerini dine uygun bir şekilde tanzim etmekte, Allah'a kulluk
vazifesini ifa etmekte iyi bir vasıtadır. Ve bu hâliyle de büyük bir nimettir.
Aklını putlaştıran nice insan vardır ki, şirk ve küfür karanlığında yok olup
gitmişlerdir. Kâinattaki bir çok şeyin esrarına vakıf olup, keşifler yaptıkları
hâlde kâinatın yaratıcısını inkâr etmişlerdir. Aya ayak basan bir Rus astronot
haşa; "Allah burada da yok» diyebilmiştir. Hükemâdan bir
zat: «Aklına güvenip sarılan sapıtır» demiştir. Nefis; iyice terbiye edilip,
itaat altına alınana kadar tehlikelidir. İnsan için çok zararlı bir düşmandır.
Çünkü o kötülüğü emredicidir. «Nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabb’ımın acıyıp
koruduğu hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emredicidir. Rabb’ım çok
bağışlayan, çok esirgeyendir.» (Yusuf: 53) Nefis ihmal
edilir, serkeşliğine mâni olunmaz, sınırsız arzuları gemlenmez ise, onun verdiği
zararı hiçbir düşman veremez. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: «Ya Rabbi!
Gözümü açıp kapayıncaya kadar bile olsa beni nefsime bırakma» diye dua etmiştir.
Kudsî bir
hadiste: «Nefsine adavet et. Çünkü nefis bana düşmanlık için dikilmiştir»
buyurulmuştur. Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem de Tebük Seferi'nden dönüşünde «Küçük cihaddan büyük
cihada döndük» buyurarak nefisle cihadın ehemmiyetine işaret etmiştir. Nefsin, emmâre,
levvâme, mülhime, mutmainne, râdıye, merdiyye ve kâmile olmak üzere yedi
mertebesi vardır: Emmâre: Kötülüğü
emreder, isyânkârdır, inkârcıdır. Günah-ı kebâir işler. Levvâme: Kısmen
terbiye görmüştür. Günah irtikab edince pişmanlık duyar. Kötü fiillerin arzusu
tamamen içinden çıkmamıştır. Mutmainne: Kötü
fiiller tamamen terkedilmiş ve günah işleme isteği de külliyen unutulmuş ve
manevî terakkîler vücud iklimine hâkim olmuştur. Râdiye: Allah'ın
rızasını kazanmaya yönelmiş, Allah'tan gelen, ister musibet isterse nimet
sûretinde gelsin, ondan razı olmuştur. Merdiyye:
Allah'ın rızasını her şeyin üstünde tutmaya devam eder. Bu istikametten ayrılmaz
ve bu hâli de Allah katında makbul olursa, Merdiyye'ye yükselir. Kâmile: Vâris-i
enbiya olan Allah dostlarının sıfatıdır. «Ey mutmainneye
kavuşmuş nefs! Razı olmuş ve razı olunmuş olarak Rabb’ına dön. Seçkin kullarımın
arasına karış ve cennetime gir.» (Fecr: 27-30) «Nefsini
kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran ziyan
etmiştir.» (Şems: 9-10) Heva-yı nefse
uymak kişiyi Allah indinde de, insanlar yanında da zelil eder. Ehl-i hikmet
«Şehvet hükümdarları köle yapar. Sabır ise köleyi hükümdar yapar. Yusuf
Peygamber ile Züleyha kıssasına bakmıyor musun?» demişlerdir. İbn-i Abbas
radıyallahu anh: «Zühd üç harftir: (ZHD) "Z" ziyneti terketmek, "H" hevay-ı
nefsin aşırı arzularını bırakmak. "D" dünyayı gönülden çıkarmaktır» demiştir. Abdulhâlik
Gocdevanî hazretlerine, «Nefsin istediklerine muhalefet edip istemediklerini
yapmak» hususu sorulmuş. Hazret:
«Bunu tayinde insan çok defa yanılabilir. Allah'ın emrettiği yapılır, nehyettiği
yapılmaz. Hakiki kulluk budur» diye cevap vermiştir. Allah Teâlâ: »Rasûl size
neyi verirse alınız. Hangi şeyden nehyederse ondan sakınınız.» (Haşr: 7)
buyurmaktadır. Nefsi tezkiye ve onunla cihadda en tesirli yol budur. Müslüman sık sık
nefsini hesaba çekmelidir. Böylece ebedî hayat için âmâli sâliha yolunu açmalı,
günaha giden yolları kapamalıdır. «İman edip
amel-i sâlih işleyenlere gelince, onlar halkın en hayırlısıdırlar. Onların
Rab’ları indindeki mükâfatları altından ırmaklar akan, içinde devamlı
kalacakları Adn Cennetleri'dir. Allah kendilerinden razı, onlar da Allah'dan
razı olmuşlardır. Bütün bunlar Rabb’ından korkanlar içindir.» (Beyyine: 7-8) «Kimin tartılan
amelleri ağır gelirse, işte o razı olacağı bir yaşayış içinde olur. Ameli hafif
olana gelince; işte onun anası ağlamıştır.» (Karia: 6-9) «Ey iman
edenler! Allah'tan korkunuz. Her nefis yarın için ne hazırladığına baksın.
Allah'tan korkunuz. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilir.» (Haşr: 18) Bu ve benzeri
ayetler üzerinde bol bol tefekkür edip, ölmeden
önce ahiret için ne hazırladık? Allah yolunda hangi hizmetleri yaptık? Allah
için ne gibi fedakârlıklarda bulunduk diye nefsimizi yargılamalıyız. «Ölmeden
önce ölünüz!» «Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekiniz. Tartılmadan önce
amellerinizi tartınız!» tavsiyelerinden hareket ederek, hergün sabah ve akşam
nefsimizi hesaba çekmeliyiz. Bu sorgulama;
itikad, ibadet, muamelat, helâl ve haramlar, ilim, tebliğ, cihad, ahlâk ve
muaşeret gibi konuları içermelidir. Müslüman,
nefsine mağlup olup, Allah'a isyan eden ve kötülüklere dalarak, insanî ve İslâmî
faziletlerini kaybeden bununla beraber, Allah'tan mağfiret temennî eden, aciz ve
zavallı bir insan durumuna düşmemelidir. Bir Allah dostu: «Cehennemlik işler
yapıp da, cennete girmeyi ümit eden kişiye şaşılır» der. Allah'tan asla ümit
kesilmez. Ancak müslümanın, ümidini kuvvetlendirecek ve affına vesile olacak
âmâli sâliha işlemesi gerekir. Ya Rabbi! Bizi
nefsimizin şerrinden ve sûi amellerden muhafaza buyur. Amin. |