Kulak - Burun - Boğaz ve Göz İçin Şifalı Bitkiler

Bu sistemde görülen hastalıkların çoğu mukoza problemlerinden kaynaklandığına göre, genelde yangılanmalar ve enfeksiyonlarla ilgilenmek gerekiyor. Bu durumlara uygun özel bitkiler bellidir, ama bu tür hastalıkların, bedenin tümüyle birlikte tedavi edilmesi gereği unutulmamalıdır. Yangılanmalarda (ağdalı sıvı üreten mukoza iltihapları), mukozayı sıkıştırıcı, büzüştürücü, yani sağlamlaştırıcı bitkiler (tanen içerikli) ve yangılanmaya karşı etkili bitkiler kullanılır. Kolayca uçabilen yağları fazlasıyla içeren bitkiler de bu alanda başarıyla kullanılabilir. Ayrıca, hastalıkta bakterilerin de pay sahibi olduğu düşünülerek, bakteri önleyici (öldürücü) bitkilerin de unutulmaması gerekir. Savunma ve temizlik işlevinde lenf sistemine gereken yardımın, kan temizleyici bitkilerden alınabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Özellikle bu sistemde kullanılabilecek bitkiler sırasıyla: Gözotu, hatmi yaprağı, ebegümeci, ökaliptus yaprağı, beşparmakotu, altınbaşak, kavak tomurcuğu, mürver çiçeği, nane, adaçayı, zufaotu. Ayrıca, enfeksiyon hastalıklarına karşı bedenin savunma ve bağışıklık sistemlerini güçlendiren echinacea preparatları mutlaka kullanılmalıdır. Eczanelerden temin edilebilir.

Kulak

Kulakların görevinin duymak olduğunu biliyoruz, ama bu görevin yanı sıra onlar, bedenin tüm hareketlerinde kurulması gereken denge hakkında gereken sinyalleri de beyine gönderirler. Bu çok yönlü işlevleri olağanüstü bir şaşmazlıkla gerçekleştiren içkulağın yapısı bir estetik şaheseridir. Ama içkulağın problemleri bu kitabın kapsadığı alanların dışında kalıyor. Biz burada daha çok, evde tedavi edilebilecek yangılar ve enfeksiyonlarla ilgileneceğiz.

Enfeksiyonlar

Ortakulak iltihapları genellikle boğazda başlar ve östaki borusu yoluyla yayılır. En önemli bakteri önleyici ve yangıları tedavi edici bitkiler, yalancı eğir kökü, sarmısak, papatya ve echinacea’dır. Echinacea preparatları eczanelerden temin edilebilir ve genel anlamda enfeksiyonlara karşı kullanılabilir. Kuzey Amerika kökenli bu bitki ülkemizde tanınmaz.

Lenf sistemini güçlendirici olarak, yoğurtotu, aynısafa ve koçboynuzu, yangıları iyileştirici ve mukoza güçlendirici olarak, altınbaşak ve mürver çiçeği kullanılır. Tedaviye uygun olan bu bitkiler ince kıyılıp eşit oranda karıştırılır ve günde 2-3 bardak çay, tatlandırılmadan içilir.

Demleme biçimi: 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür.

Bu içten tedavi genelde çok etkilidir, ama kulak ağrısında dıştan tedavi kaçınılmazdır. Kulak ağrısı özellikle çocuklarda çok acı verici olabilir.

Kulak ağrısı

Bazı pratik önlemler: Birkaç damla ılıklaştırılmış sarı kantaron yağı kulağa damlatılır. Eğer ağrının yanı sıra yüksek ateş varsa, hemen doktora başvurulmalıdır!

*Mürver çiçeği, anason, mayıs papatyası, nane çaylarının buharı, bir huni aracılığı ile kulağa yöneltilir. Tedavi süresi 5-10 dakikadır. *İnce şerit halinde kesilmiş gazlı bez, limon suyuna batırılır ve kulak yoluna sokulur. *İsveç Şurubu ile nemlendirilmiş bir pamuk parçası kulak yoluna sokulur. *Sinirliot tentürü ile gliserin yarı yarıya karıştırılır ve iyice çalkalanır. Bu karışımdan 2-3 damla, kulağa damlatılır.

Bu uygulamalar kulak ağrısını azaltır veya dindirir, ama ağrıya neden olan enfeksiyonun tedavi edilmesi gereği unutulmamalıdır!

Mastoit iltihabı (mastoidit)

Mastoit, kulak kepçesinin arkasındaki kemik çıkıntısıdır. Bazen bu bölgede, apseye veya kan çıbanına dönüşebilen enfeksiyonlar görülebilir. Bu tür rahatsızlıklarda, kan çıbanı tedavisinde önerilen tedaviler uygulanır (deri bölümüne bakın).

Ağır işitme ve işitme problemleri

Ağır işitme, nevraljik nedenlerden veya orta kulakta oluşan bir enfeksiyonun yol açtığı blokajdan kaynaklanabilir. Böyle bir blokaj, nezleye karşı önerilen önlemlerle tedavi edilebilir. Dışkulak yolunu tıkayan kulak kiri de ağır işitmeye yol açabilir ve doktor bu sorunu kolayca ortadan kaldırabilir.

Kulak çınlaması (Tinnitus)

Gerçekte varolmayan, çınlama ve gürültü gibi seslerin algılanması halidir. Bu durum, bir enfeksiyonel birikimden veya sinir sisteminden kaynaklanabilir.

*Eski bir reçeteye göre, kulağa soğan özsuyu damlatılır ve kulağın arkasına çam sakızı sürülür veya soğan özsuyuna batırılmış bir pamuk parçası kulak yoluna sokulur.

*Ebegümeci çiçeği çayının buharı, bir huni aracılığı ile kulağa yöneltilir. Tedavi süresi 5-10 dakika olabilir.

*Kantaron tentürü, Hypericum D6, beyin ve belkemiğinden ayrılan sinirleri yatıştırıcı etkiye sahiptir. Kulak çınlamasında da başarılı olabilir. Günde 2-3 kere, 15-20 damla, aç karnına, dil üstüne alınır ve kısa bir süre ağızda tutulduktan sonra yutulur.

*Anavatanı Japonya olan, ginkgo ağacının yapraklarının içerdiği etken maddeler, özellikle derindeki damarları genişleterek, kanın akış hızının artmasını sağlayabilir. Ama bu etkiyi elde edebilmek için, bitkiden ekstre edilmiş ve standartlara uygun preparatları kullanmak gerekir. Bazı preparat adları: Ginkgo biloba extrackt, Craton forte, Rökan, Tebonin forte, Gincosan, Ginkovit.

Ayrıca, zaman zaman gürültüsüz ortamlarda, bedeni gevşetmeye çalışılmalıdır. Gevşeme tekniklerini bir uzmandan veya kitaplardan öğrenmek doğru olur. Bu tekniklerden bazı örnekler: Autogenes training, Qi Gong, Biofeedback, Kinesiologie, Aura Soma.

Burun

Burun kanalları mukoza ile döşenmiştir. Mukoza, altındaki deri tabakalarının kurumasını önlemek ve solunum yolu ile buruna gelen tüm zararlı maddeleri tasfiye etmek için, sürekli olarak, az miktarda burun salgısı üretir. Bu doğal salgı üretimi, çeşitli etkenlerce uyarılır, nezle ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara ve salgı üretiminin artmasına yol açar. Dışarıdan gelen, tütün ve alkol buharları, toz parçacıkları veya bakteriler bu duruma yol açabilirler, ama gerçek neden genellikle içten kaynaklanan problemler, özellikle de ölçüsüz beslenmeden kaynaklanan, bedende zararlı/zehirli maddelerin birikimidir. Durum böyle olduğunda, organizma bu zararlı maddeleri dışkılamak için, üst solunum yolları salgılarının üretimini arttırır (“solunum sistemi” bölümündeki, sümüksel madde üretimi ile ilgili beslenme biçimine bakın). Bu tür hastalıkların tedavisinde atılacak ilk adım, beslenme biçiminde yapılacak değişiklikler olmalıdır. Hastalığın şifalı bitkilerle tedavisi ile ilgili tüm önerilerde, yola çıkılması gereken öncelikli nokta, az sümüksel madde oluşturan besin maddelerinin kullanılmasına ağırlık verilmesidir.

Nezle

Nezle, yukarıda değinildiği gibi, sistemden kaynaklanan nedenlerin bir sonucu olabilir, ama enfeksiyonlardan veya alerjilerden de kaynaklanabilir. Bazen çok inatçı olabilen bu problemin tedavisinde, burun mukozasını etkileyebilen şifalı bitkiler kullanılır. Ayrıca, bedeni de bir bütün olarak tedavi etmemiz gerekir. Rahatlatıcı bitkiler: Gözotu, altınbaşak, mürver çiçeği, civanperçemi, mercanköşk. Günde 2-3 bardak bitki çayı, soğutulmadan, aç karnına veya öğün aralarında, tatlandırılmadan içilir.

Nezleye genellikle enfeksiyonlar eşlik eder. Mikrop kırıcı bitkiler: Kekik, sarmısak ve adaçayı. Ayrıca, echinacea preparatları eczaneden temin edilebilir.

Lenf sisteminin de nezle sürecinde etkilenebileceği düşünülerek, sistemi güçlendirebilecek ve temizleyebilecek bitkiler kullanılmalıdır: Yoğurtotu, aynısafa.

Önerdiğimiz tüm bitkilerin yanı sıra, burun tıkanıklığını önlemek için, antiseptik etki içeren uçucu yağlardan oluşan bir merhem hazırlayabiliriz. Merhem, çok az miktarda burun deliklerine veya geceleyin göğse sürülür ve böylece, uçucu yağların burunu rahatlatması sağlanır:

Nane yağı 10 ml, ökaliptus yağı 10 ml, çam yaprağı esansı (veya çam terementi esansı) 5 ml, vaselin 300 g.

Ağır ateş üstünde sıvı hale getirilen vazeline yağlar eklenir ve güzelce karıştırılır. Küçük kaplara aktarılır ve soğuyup sertleştiğinde kapakları kapanır.

*Uçucu yağlar, su buharı ile solunarak da kullanılabilir. Bu amaçla, yukarıdaki merhem veya ökaliptus ve mayıs papatyası gibi bitkiler kullanılabilir. Buhar tedavisi(inhalasyon) için:

*2-3 tatlı kaşığı dolusu bitkinin üstüne 1,5 litre kaynar su dökülür. Buharın tümünden yararlanmak için, baş büyük bir havluyla örtülür ve 10 dakika kadar burundan soluk alınır. Günde 2 kere uygulanabilir. Burun mukozası bir süre duyarlı olacağı için, hemen açık havaya çıkmamak gerekir.

*Aynı mendil ikinci kez kullanılmamalıdır. Nane esansı ile nemlendirilen bir mendil sık sık koklanabilir. Mentol, nezle virüsünün ölümcül düşmanıdır.

*Eski bir reçeteye göre, gün boyunca pek çok kere, hafif tuzlu veya limonlu suyla burun temizlenebilir.

*Nezle sırasında burun spreyine sarılan kişi, kolaylıkla bir “kronik nezleye” sahip olabilir ve en ufak bir hava cereyanında burnu akmaya başlar.

*Günde en az bir kere açık havaya çıkılmalı veya soğuk suyla yıkanmalı veya açık pencere önünde jimnastik yapılmalıdır. Ama yüksek ateş varsa, bu soğuk tedaviler yapılmaz.

Soğuk algınlığı

Soğuk algınlığı genellikle sıkıntı verici bir rahatsızlıktır ve zaman geçirilmeden tedavisine başlanılmalıdır. Hastalıkların ne anlama geldiğini anlamak için tipik bir örnek: Onları daha çok, savaşılması gereken bir şeyler olarak görürüz, organizmanın dengesindeki bir sapma olarak değil! Bu uyarıya dikkat edilmeli ve bedeni yeniden eski durumuna döndürebilecek yollar aranmalıdır. Bedende bir virüsün yaygınlaşabileceği uygun bir ortam, bir dengesizlik oluştuğunda, soğuk algınlığının etkileri de hemen görülmeye başlar. İç dünyamız sağlıklı ve uyumlu olduğunda ise, virüs bombardımanına tutulsak bile soğuk algınlığına karşı direnebiliriz.

Soğuk algınlığında atılması gereken ilk adım, bedenin mukus üretiminin (dış ortamla bağlantılı mukozaların ürettiği ağdalı sıvı) kaynakları ile ilgilenmektir. Genellikle yapılması gereken, mukus üretimine katkısı olabilecek tüm besin maddelerinin beslenme planından çıkarılmasıdır (“solunum sistemi” bölümündeki, sümüksel madde üretimi ile ilgili beslenme biçimine bakın). Eğer kişi, her kış soğuk algınlığına yakalanıyorsa, böyle bir beslenme diyetinin uygulanması kaçınılmazdır.

Atılacak ikinci adım ise, hastalığın şifalı bitkilerle tedavisidir. Genelde, nezleye karşı kullanılan bitkilerin tümü, soğuk algınlığına karşı da başarıyla kullanılabilir. Her toplumun kendine özgü bitkileri vardır ve hepsi de etkilidir.

Benim özel harmanım, mürver çiçeği, nane ve civanperçemi eşit karışımıdır. Bu çay, yangılara, nezleye karşı etkili ve mukoza güçlendirici olan mürver çiçeği, uyarıcı ve birikimleri çözücü etkisiyle nane, ter ve idrar arttırıcı etkileriyle civanperçeminin oluşturduğu, çok yönlü bir tedaviyi hemen başlatır. Günde en az 3 bardak çay, mümkün olduğunca sıcak ve tatlandırılmadan içilmelidir.

Eğer hastanın ateşi varsa, karışıma kuşburnu ve ıhlamur eklenerek, terleme arttırılabilir.

Şifalı bitkilerin ve özel beslenme diyetinin yanı sıra, C Vitamini alımına da önem vermek gerekir. Hastalığın tedavisi ve yinelememesi için önlem olarak, C Vitaminin önemini yeterince anlatabilmek mümkün değildir. C Vitaminin kullanım dozajı hakkında değişik kanılar vardır. Bizim önerimiz, soğuk algınlığı belirtilerinin başlamasından rahatlama sürecinin başlangıcına kadar, gün boyuna yayarak, günde 2 g ve daha sonra günlük 500 mg C Vitamini alınmasıdır.

Ayrıca, bedenin bağışıklık ve savunma sistemlerini güçlendirmek için günde 2-3 bardak ısırganotu çayı içilmeli ve echinacea preparatları eczaneden temin edilerek kullanılmalıdır.

Grip

Belirtiler: Hızla yükselen ateş, baş ağrısı ve kırıklık, öksürük, burun akıntısı, üst solunum yollarında mukoza iltihabı. Ağır durumlarda kusmalar.

Normal seyreden bir grip 8 gün sürer. Sonraki 8 gün süresince bedenin kendini toparlamasına yardımcı olunmalıdır, çünkü grip bedeni çok hırpalar!

Grip başlangıcında, ağrılara ve halsizliğe karşı, civanperçemi, mürver çiçeği, nane,mayıs papatyası eşit karışımının çayı, 2 saatte 1 bardak, mümkün olduğunca sıcak içilmelidir. Çayın tadını acı bulanlar, onu biraz meyan kökü veya balla tatlandırabilirler.

Grip tedavisinde, bedeni terletmek çok önemlidir. Yatak istirahatinde, limon ve bal karıştırılmış ıhlamur veya mürver çiçeği çayı, mümkün olduğunca sıcak içilerek ter atmaya çalışılmalıdır.

*Adaçayı, gargara yapılarak içilir. *Ekmek üstüne dilimlenerek yenen bolca soğan, bedeni zararlı maddelerden arındırır ve sinir sistemini güçlendirir. Savunma sistemini güçlendirmek için, eczaneden temin edeceğiniz echinacea preparatlarını kullanınız. Bu preparatlar, önemli ruhsal ve bedensel yüklere karşı da savunma sistemini güçlendirir. *Açık havada bol spor yaparak, bağışıklık sistemini güçlendirin.

*Nezle ve soğuk algınlığından farklı olarak, gribe karşı aşı yaptırabilirsiniz. Ama hep yeni grip virüsleri salgınlara yol açtığı için, aşının bile kesin bir korunma yöntemi olduğu söylenemez. Ama yine de, grip bedeni çok hırpalayan bir hastalık olduğu için, 60 yaşın üstündeki güçsüz kişilerin aşı yaptırması doğru olur.

Ayrıca, kronik astım, kronik bronşit, kalp kası zafiyeti, diyabet, bağışıklık sistemi yetmezliği ve kansızlık durumunda da aşı yaptırmayı düşünmek gerekir.

Ama, yumurta akına karşı alerjisi olanlar aşıdan yararlanamıyorlar, çünkü grip aşıları tavuk yumurtasında üretiliyor!

Uyarı: Gerçek grip, yatak istirahatinde ve doktor kontrolünde tedavi edilmelidir! Hastalık sırasında dinlenmeyerek kendini aşırı derecede yoranlar, kalp veya akciğerlerde enfeksiyon oluşabileceğini unutmamalıdırlar!

Sinüzit

Belirtiler: Arada bir baş ağrısı ve burundan rahatça soluyamama duygusu. Göz altındaki ve göz üstündeki bölgelere bastırıldığında, hafif veya aşırı basınç ağrısı.

Sinüs iltihabı eğer hemen tedavi edilmezse, genellikle kronikleşir ve sinüzite dönüşür. Aşağıdaki karışım, kısa sürede başarılı olabilecek bir tedavi için uygundur:

Hatmi yaprağı, altınbaşak, orman sarmaşığı eşit karışımının çayı, 2-3 saatte 1 bardak içilir. 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür.

Aynı zamanda, enfeksiyonlara karşı savunma gücünü arttıran echinacea preparatları da, eczaneden temin edilerek kullanılmalıdır.

-Mayıs papatyası buğu tedavisi çok eski ve etkisi kanıtlanmış bir reçetedir. Enfeksiyonu önler ve mukus birikintilerinin çözülmesini sağlar.

1 litre suya 2 yemek kaşığı dolusu papatya eklenir, ağır ateşte kaynamaya başlayınca ocaktan alınır. Baş ve göğüs büyük bir havlu ile örtülerek, papatya buğusu 10 dakika solunur. Tedavi sonrası hemen açık havaya çıkılmaz.

-İsveç Şurubu ile nemlendirilen bir pamuk, yatar durumdaki hastanın iltihaplı sinüsünün (veya sinüslerinin) üstüne yatırılır. En az yarım saat olmak üzere, uzunca bir süre beklenir. Olumlu sonuç alınması olasılığı yüksektir.

-Burun spreyleri başlangıçta rahatlatıcı olabilir, ama uzun vadede burun mukozasının kurumasına ve sonuçta enfeksiyona elverişli bir ortamın oluşmasına yol açar.

-Sinüsleri sıklıkla iltihaplanan kişiler, mutlaka bir uzman doktora başvurmalıdırlar.

-Sigara içilmemelidir! Duman, mukozaya ve onun koruyucusu kirpiksi uzantılara zarar verir, ayrıca bağışıklık sistemini zayıflatır.

-Bedeninizi dayanıklı ve güçlü kılın! Özellikle kışın sıkça açık havada yürüyüşler yapın. Sabahları yapılan sıcak-soğuk-sıcak duşlar kan damarlarını güçlendirir ve bedeniniz soğuğa karşı duyarlı olmaktan kurtulur.

-Bağışıklık sisteminizi güçlendirin! Bu konuda en önde gelen, echinacea bitkisinin preparatları eczanelerden temin edilebilir.

-Yeterli miktarda C Vitamini almaya özen gösterin! Bu vitamin, bedenin temizlenmesi işleminde bir numaradır. C Vitamini, portakal, kivi, limon ve maydanozda bol miktarda vardır.

-Uzun süreli tedavilerde, sümüksel madde (mukus) üretimini arttırabilecek besinlerden kaçınmalı (“solunum sistemi” bölümünde, sümüksel madde üretimini arttıran besin maddelerine bakın), diyet programına bolca soğan ve sarmısak eklenmelidir.

Saman nezlesi/Bahar nezlesi

Saman nezlesi ve benzeri nezle türleri, bağışıklık sisteminin tepkisi sonucu, alerjiye yol açan maddelerin (histamin) aşırı miktarda üretilmesinden kaynaklanır. Bedenimizin neden bu tür duyarlılıklar gösterdiği ise pek bilinemiyor. Acaba bir alerji onu açığa çıkaran maddelerin eseri midir, yoksa iç dünyamızdaki bazı gelişmelerin bir sonucu mudur? Belki soyaçekimden, ölçüsüz bir yaşam biçimine kadar varan çeşitli nedenlerin bileşiminden kaynaklandığı da varsayılabilir. Ama eğer yaşam biçimi ölçülü ve iç dünya dengeli ise, soyaçekimden kaynaklanan bir dayanıksızlık hiçbir zaman hastalığın oluşmasında etken olmayabilir!

Sanırım, burada polen alerjisinin soyaçekimle ilişkisi hakkında kısa bir açıklama yapmak gerekiyor. Belirli uyaranlardan etkilenecek biçimde gelişmiş bazı sinir ucu molekülleri (receptor molekül), gereğinden fazla histamin üretmeleri için dokuları yanıltırlar. Yakın geçmişte bir İngiliz-Japon araştırma grubunun varmış olduğu sonuca göre, polen alerjisi olan kişiler, bu molekülü annelerinden miras alırlarmış. Yani, polen alerjisini babalarımızdan değil, yalnızca annelerimizden alıyoruz. Sonuç olarak, bu durum herhalde salt soyaçekim sayılamaz, ama belki “anayaçekim” olarak betimlenebilir!

-Saman nezlesi, aşağıdaki bitki karışımıyla yatıştırılabilir veya tedavi edilebilir: Mürver çiçeği 2 ölçü, ısırganotu 2 ölçü, ıhlamur 1 ölçü, hindiba 1 ölçü, ince kıyılarak karıştırılır.

1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak çay, tatlandırılmadan, öğün aralarında veya aç karnına içilir.

Bu tedaviye, saman nezlesi mevsiminden 3-4 hafta önce başlanırsa, mevsim nezlesiz geçirilebilir. Ayrıca, C Vitamini alınmalı, bolca soğan ve sarmısak yenmelidir.

-Gün boyunca pek çok kere burun, soğuk suyla, tuzlu suyla, limonlu suyla,mayıs papatyası çayı ile veya atkuyruğu çayı ile temizlenebilir.

Doğru uygulama: Avucunuzun içindeki sıvıyı burnunuza yaklaştırın. Sonra bir burun deliğini parmağınızla tıkayın, öteki burun deliği ile sıvıyı iyice içeri çekin. Özellikle nezle belirtileri arttığında, bu yıkamayı yineleyebilirsiniz. Burun temizlenirken, hızla sümkürülmemelidir.

Uyarı: Alerjik rahatsızlıklar astıma yol açabilir! Kısa sürede etkili olabilecek tedavilere yönelmek gerekir.

Polip (burunda)

Burun polipleri, sıkça görülen bir problem olabilir ve bedenin genel sağlık durumu göz önüne alınarak tanıya varılıp, tedavi edilmelidir.

-İsveç Şurubu ile nemlendirilen bir pamukla sık sık nemlendirildiğinde, kısa sürede yok olabilir. *Normal sıcaklıkta atkuyruğu veya ceviz yaprağı çayı ile burun günde pek çok kere temizlenir. Polip birkaç gün içinde yok olur.

Burun kanaması

Burun kanaması, bedende herhangi bir aksaklık olduğunun bir işareti olabilir. Belki çok basit bir nedenden kaynaklanabilir, ama yüksek kan basıncı gibi önemli bir hastalığın belirtisi de olabilir. Sürekli kanamalarda mutlaka bir uzman hekime başvurulmalıdır!

-Kanamaya karşı, burun deliklerine pamuk doldurulur ve baş yukarda tutularak, başparmak ve işaret parmağı ile burun kanatlarına baskı yapılır. Pek çok kanama, böyle bir önlem sonucunda durabilir. Birkaç dakika boyunca sürekli olarak pres yapılır ve ağızdan soluk alıp verilir. Başı biraz öne eğmek gerekir, arkaya eğmek ise yanlıştır!

-Burun köküne ve enseye yapılan soğuk kompresler kanamayı azaltacaktır. Bu kompreslerin içine buz da koyulabilir.

-Omurganın başladığı noktaya, yani ense köküne parmak uçları ile yapılan dairesel masajlar, kanama süresini kısaltır.

-Atkuyruğu, ceviz yaprağı, meşe kabuğu çayı, ılıklaştırılarak buruna çekilir veya çayla ıslatılan pamuk burun yoluna sokulur. Bu bitkilerin etken maddesi olan tanenin, sıkıştırıcı, sağlamlaştırıcı etkisi sayesinde kanama süresi kısalır.

Uyarı: Eğer burnunuzda kanamaya yatkın kan damarları varsa, aspirine el sürmemeniz gerekir! Çünkü aspirin, kanı sulandırır ve pıhtılaşmayı önler.

Salisilik asit içeren besin maddelerini azaltın, çünkü aspirinin de etken maddesi olan salisilik asit, kanın pıhtılaşma özelliğini olumsuz etkiler.

Salisilik asit içeren besin maddeleri: Kahve, çay, badem, taze ve kuru üzüm, elma, kayısı, kiraz, şeftali, erik, domates ve salatalık.

Boğaz

Boğazımız, kaynağı değişik organlarımızda olan hastalıkların saldırısına uğrayabilir. Bu organlar akciğerler, burun, mide ve ağız içi olabilir. Boğaz hastalıkları, bademcik, yutak veya gırtlak iltihabı biçiminde ortaya çıkar ve bedenin tümüyle birlikte tedavi edilmesi gerekir. Bademcik iltihabı tedavisi, bedenin bir bütün olarak tedavi edilişine çok iyi bir örnek oluşturur (bademcik iltihabı bölümüne bakın).

Bademcik iltihabı (Tonsillitis)

Bademcik olarak adlandırdığımız beze dokusu, bir tür lenf dokusudur ve öteki lenf bezleri gibi, bedeni enfeksiyonlardan korumakla yükümlüdür. Bir bademcik iltihaplanması, onların bu görevi yaptıklarının açık bir göstergesidir. Şifalı bitkilerle yapılacak olan uygun bir tedavi, hem bedeni güçlendirecek, hem de bademcikleri görevlerini yapmakta destekleyecektir. Çok gerekli olmadıkça bademcikler kesinlikle aldırılmamalıdır (ama çoğunlukla aldırılır).

Tedavide, bakterilerle savaşabilecek adaçayı, kekiotu, mayıs papatyası gibi bitkilerin çaylarıyla ve limonlu suyla gün boyunca gargaralar yapılmalı ve lenf sistemini temizleyici yoğurtotu, aynısafa gibi bitkiler, içten çay biçiminde kullanılmalıdır. Ayrıca, enfeksiyonlara karşı bedenin savunma gücünü arttıran, echinacea preparatlarının kullanımı da büyük yarar sağlayacaktır. Bu preparatlar eczaneden temin edilebilir.

-Boyuna uygulanan soğuk kompresler iltihabı geriletir. 20x60cm boyutundaki bir tülbendi uzunlamasına katlayın ve soğuk suyla iyice ıslattıktan sonra sıkın ve boynunuza dolayın. 15-20 dakika sonra kompresi tazeleyin. Bu tedavi günde 2-3 kere yinelenebilir.

-Hoş değildir, ama etkilidir: Kompres için kullandığınız tülbendi kendi idrarınızla ıslatın (sabah idrarının orta bölümü) ve kompresinizi yapın. Denenmiş bir yöntemdir ve ağrıları kısa sürede sona erdirir.

-İltihaba karşı boğazı soğuk tutmak gerekir. Kaymaklı dondurma bu görev için çok uygundur.

-Sigara içilmemelidir!

-Elden geldiğince burundan soluk alıp verilmelidir. Havadaki pek çok yabancı madde, daha uzun olan burun yolunda süzülecek ve bademciklere ulaşamayacaktır.

-Bağışıklık sisteminizi güçlendirin! Açık havada yürüyüşler veya spor yapın.

 

Gırtlak iltihabı (Larenjit)

Bademcik iltihabına karşı önerilen tedaviler, gırtlak iltihabında da geçerlidir. Ama burada, ılık adaçayı veya kekik çayı ile yapılan gargaralar çok yararlı olacaktır.

Göz

Göz hastalıkları, kitabımızın ilgi alanının dışında kalıyor. Ama, gözkapakları ile ilgili hastalıklar şifalı bitkilerle tedavi edilebilir.

Gözkapakları ile ilgili tüm tedavilerde ve bazı göz hastalıklarında kullanılabilecek en öncelikli ve en etkili bitki kuşkusuz gözotudur. Gözotu, tüm göz hastalıklarında, içten ve dıştan yapılan tedavilerde kullanılabilir. Bitki, gözbebeğini ve gözbebeğinin çevresindeki dokuları da çok olumlu etkiler.

Öteki etkili bitkiler sırasıyla: Aynısafa, rezene, adaçayı, atkuyruğu, ayrı ayrı kullanılabilir.

Bu bitki çaylarına batırılan temiz bezler, kapalı gözkapaklarının üstüne yatırılır. Kompres süresi 15-20 dakikadır ve günde 2-3 kere uygulanabilir.

-Patatesin enfeksiyonu yatıştırıcı etkisi vardır. Haşlanmış bir patates çatalla iyice ezilir, 1 yumurta sarısı eklenir ve krem haline gelene kadar sıcak sütle karıştırılır. Temiz bir bezin üstüne bıçak sırtı kalınlığında sürülür ve kapalı gözkapaklarının üstüne yatırılır. Süre 20 dakikadır. Günde 2-3 kere uygulanabilir.

-Keten tohumu, arpacığın olgunlaşmasını ve iltihabın dışlanmasını çabuklaştırır.

Havanda hafifçe ezilmiş 2 yemek kaşığı dolusu ketentohumu, 2 su bardağı dolusu kaynar suya eklenir, 7-8 dakika kadar demlendirilirken, arada bir karıştırılır. Ilıklaşan sıvıya batırılan temiz bir bez, kapalı gözkapağının üstüne yatırılır. Süre 20 dakikadır. Günde 2-3 kere uygulanabilir.

Uyarı: Kısa sürede iyileşmeyen göz hastalıkları için vakit geçirilmeden doktora başvurulmalıdır.

Arpacığın sıklıkla görülmesi, önemli bir hastalığın, örneğin şeker hastalığının (diabetes mellitus) bir belirtisi olabilir.

 

 

www.cileweb.net